13 Haziran 2014 Cuma

Sarı Kan Nedir? Trombosit Kan Nedir?

Sarı Kan Nedir? Trombosit Kan Nedir?

Sarı-Kan-Trombosit-Kan
Sarı Kan Nedir? Trombosit Kan Nedir?
(Trombosit Kan Halk Arasında Kanın Rengi Sarı Olduğu İçin Sarı Kan olarak telafuz edilmektedir.)
- Kanın sıvı kısmından oluşan, Kan plazmasıdır. Plazmanın rengi hafif sarıdan oluşur. Sarı Kan içeriğinde tuzlar (elektrolikler), hormonlar, su, glukoz, kan proteinleri, hormonlar, çeşitli metabolizmal maddelerin barındırmış olduğu sıvıya Sarı Kan denir.
- Trombosit Kan (Sarı Kan) verme şekli çok farklıdır. Normal kan vermeye benzememek ile birlikte 2 kol dan damar yolu açılır. Bir koldan kan alınmak sureti ile makinaya iletilir. Makinada kan ayrıştıktan sonra diğer kola açılmış olan damar yoluna kan iletilir. Yaklaşık bu işlem 1 saat sürmektedir. Trombosit Kan (Sarı Kan) bağışlayan bir donör 1 hafta sonra tekrar Sarı Kan Bağışı yapabilmektedir. (Kırmızı Kan Bağışı yapan en az 3 ay sonra tekrar bağış yapabilmektedir.)
Trombosit Kan (Sarı Kan) Bağışında bulunacak donörde aranan özellikler!
1-) Donör erkek adayı olmalı (Dirençli olduğu için)
2-) En az 1 Ay ilaç almamış olmalı
3-) En az 1 Hafta içinde Alkol almamış olmalı
4-) Kilo ve Boy endeksi uygun olmalı
5-) Donörün kilosu en az 65 kg. civarında olmalı
6-) Bağışdan önce kendini dinç ve sağlıklı hissetmeli
7-) Donörden ilk önce 1 tüp kırmızı kan alınır. Kan Tahlil yapılır. Bulaşıcı hastalık ve doku uyuşmazlığı var mı diye kontrol edilir. (Doku uyuşmazsa bağış yapamaz)
8-) Tahliller olumlu sonuçlanırsa o vakit nakil işlemi gerçekleştirilebilmektedir.
UYARI : Bu makaleyi okuduktan sonra Trombosit Kan yani (Sarı Kan) bağışının ne kadar sabır ve zahmetli olduğunu anlamış olmalısınız. Unutmayın ki bu sarı kan’ın büyük kısmını (Lösemi) KANSER’e yakalanmış hastaların çok ihtiyacı vardır. Lütfen sizleri duyarlı olmaya çağırıyorum. Ne Ekerseniz Onu Biçersiniz! Bir gün yakınınızın veya sizinde başınıza gelebilir. Bunu Sakın Unutmayınız!..
- Her bağışladığınız kan ihtiyaç sahibine ulaşmaktadır.
Trombosit Nedir? Trombosit Anlamı Nedir?(Platelet, Kan Pulcukları) Adlı Makalemi okumanızı tavsiye ederim.

Trombosit Nedir? Trombosit Anlamı Nedir?(Platelet, Kan Pulcukları)

Trombosit Nedir? Trombosit Anlamı Nedir?(Platelet, Kan Pulcukları)

Trombosit-Nedir1
Trombosit Nedir? Trombosit Anlamı Nedir?(Platelet, Kan Pulcukları)
- Kanımızın olmazsa olmaz elemanlarından biridir. Trombosit’in en büyük görevlerinden biri ise kanamayı durdurmasıdır. Trombosit sayısı çok önemlidir. Kan’da bulunan trombosit miktarı az ise yara alındığında (Düşme veya Kesilme, Vs.) yaranın kapanması uzun sürecek yada kapanmayacaktır. En ufak bir çarpma yada çarpışmada bile kanamaya sebep olacaktır. Trombosit fazlalığında ise damarın içerisinde bulunan tromboz yani pıhtı oluşumuna sebep olabilmektedir. Sağlıklı ve yetişkin bir insanda bulunması gereken oran ise 150 bin ile 400 bin arasında trombosit hücresi bulunmalıdır.
- Trombosit’lerin yapımını üstlenmiş olan kemik iliğinde megakaryosit olarak isimlendirilmiş olan büyük hücrelerin parçalanması ile meydana gelmektedirler.
- Trombositlerin çoğalma görevini üstlenmiş olan karaciğer organımız kontrol etmektedir. Trombosit’lerin kan içerisindeki yaşamları 9 ile 10 gün arasındadır, trombositler bu süreyi doldurduğundada yok etme görevinide dalak üstlenmektedir. Dalak ömrünü doldurmuş olan trombositleri parçalayıp ayrıştırmaktadır.
- Dalağın alınmış yada zarar görmesi durumda ise trombosit seviyesinin yükselmesine sebep olacak, dalağın performansının artmasında ise trombosit yıkımı çok fazla olabilmektedir.
- Dalağın büyümesinede bağlı olarak trombosit oranı’nın düşmesinde genellikle hastalara splenektomi (dalağın ameliyatla ile alınması) çözüme ulaşılmaktadır.
Trombosit’in düşük değerde çıkmasının Sebebi Nedir? (Trombositopeni)
- Trombosit oranının 150 binin altında olması durumudur. Kan sayımında trombosit oranı düşük çıktığında, periferik yayma kullanılarak teşhis konulmaktadır.
- Trombosit oranı 100 binin altına düşmediği sürece kanama riski oluşturmamaktadır. Trombosit 50 binin altına düştüğü an beraberinde büyük kanamalarada sebep olmaktadır.
Trombosit düşüklüğünün başlıca sebepleri Nelerdir? (Trombositopeni)
1-) Kemik iliğin anormalliklerine bağlı olarak : Doğuştan gelen bir kemik iliği trombosit üretimi bozukluğu olabilmektedir. Trombosit yapımı yetersiz kalır ve kan trombosit seviyesi hep düşük çıkabilmektedir (Bernard-Soulier sendromu, TAR sendromu). Kemoterapi, aplastik anemi, radyoterapi, bazı enfeksiyonlar sonrasında veya meme kanseri, lenfoma, kemik iliğinin lösemi (En yaygın olan), akciğer tarafından baskılanmasına bağlı olarak da trombosit düşüklüğü görülebilmektedir.
2-) Trombositin aşırı yıkımına bağlı olarak : Trombositlere karşı oluşturulmuş olan antikorlar trombositlere yapışmaları, karaciğer ile dalak yıkılmasına neden olabilir.
3-) Dalak büyüklüğüne bağlı olarak : Dalağın normalden büyük olması sebebi ile trombosit yıkımların artmasına sebep olacakdır.
Uyarı! Trombositopenili hastalar muhakkak aspirin ve aşırı omega 3 alımından uzak kalmalılar. Omega 3 ve Aspirin trombosit yapısını bozmaktadır. Kanamaya eğilimi arttırabilmektedir.
Trombosit’in Yüksek Değerde Çıkmasının Sebebi Nedir? (Trombositoz)
- Kanda bulunan trombosit seviyesi 600 binin üzerine çıktığı durumudur.  Trombosit 600 binin üzerine ulaşması Sekonder (reaktif) yada Primer (myeloproliferatif hast.) gibi sebeplerden ötürü olabilmektedir.
- Sekonder trombositoz için tedavi gerekmemek ile birlikte sebebin oluşumunu neden olan rahatsızlığın veya altında yatan sebebi bulup tedavi ile problem çözüme ulaşabilmektedir.
- Primer trombositoz’da ise tedavi doktor denetiminde aspirin yardımı ile küçük dozlar halinde başlanmakta, tedavinin vermiş olduğu yanıtına göre trombositlerin aşırı oranda  çoğalmalarını engellemek ama ile hydroxyurea (kemoterapi ilacı) verilebilmektedir.
- Aspirin yada hydroxyurea (Kemoterapi) ilacların kullanımı mutlaka tecrübeli doktor gözetimi altında yapılması uygundur.
Trombosit’in Önemi Nedir?
Örneğin;
- Et keserken yanlışlıkla elinizi kestiğinizi farzedin! Kesilen elinizde kanama başlayacaktır. Vucudumuzdan kaybetmekte olduğunuz kanın boş yere akmamasını sağlamak için trombositler o yara aldığınız bölgeye yığılma yapıp kanın bir an önce pıhtılaşmasını sağlayarak  kan kaybını durduracaktır. Fakat trombosit eksikliği olanlarda ciddi bir kanama çok risklidir. Çok önemli bir kan elementimizdir.
Sarı Kan Nedir? Trombosit Kan Nedir? adlı makalemizi okumanızı şiddetle öneririm.

Kemoterapi Tedavi Sonrasında Acil Durumlar Nedir?

Kemoterapi Tedavi Sonrasında Acil Durumlar Nedir?

Acil-Durumlar
Kemoterapi Tedavi Sonrasında Acil Durumlar Nedir?
RANDEVU GÜNÜNÜ BEKLEMEDEN ACİLEN HASTANEYE BAŞVURMANIZ GEREKEN DURUMLAR ŞUNLARDIR;
• 38 derece ve üzerinde ateş yükselmesi
• Vücudun herhangi bir yerinde kanama;
• Aşırı burun kanaması
• Ciltte oluşan morluklar
• İdrarda kanama
• Diş etlerinde aşırı kanama
• Normal adet dışı kanamalar
• Dışkıda taze kanama veya dışkının katran gibi siyah olması
• Kusarak kahve telvesi gibi veya kırmızı kanama
• Vücutta toplu iğne başı büyüklüğünde döküntüler
• Öksürürken aşırı miktarda kanın gelmesi (Balgamda hafif kırmızılık görülmesi önemli değildir)
• Daha önce olmayan nefes darlığı veya var olan nefes darlığında artış
• Kilo kaybına yol açan, halsiz ve yorgun bırakan ishal
• Normal dışkılama alışkanlığının dışında oluşan 3 günden fazla süren gaz ve dışkı çıkaramama
Karın ağrısı
• Yemek yemesini engelleyen ağız yaraları ve yutma güçlüğü
• Ani olarak gelişen uyuşma, çift görme problemleri, hareket bozukluğu, bilinç kaybı
Vücutta oluşan yaygın döküntüler
• Vücudun herhangi bir yerinde kızarıklık, şişlik, abse ya da akıntı olması.

Kemoterapi Alınan Dönemde Günlük Yaşantı Nasıl Olmalıdır?

Kemoterapi Alınan Dönemde Günlük Yaşantı Nasıl Olmalıdır?

Çocuklarda-Günlük-Yaşantı
Kemoterapi Alınan Dönemde Günlük Yaşantı Nasıl Olmalıdır?
- Kemoterapi tedavisi döneminde, alınan ilaçlara bağlı olarak bazı yan etkilerin görülebileceği ve bu yan etkilerin kontrolüne yönelik önlemler alarak, çocuğunuzun normal yaşamını sürdürebilmesini sağlayabileceğiniz sitemizde önceki bölümlerde açıklanarak, görülebilecek yan etkiler bir liste halinde verilmiştir. Bunun yanı sıra çocuğunuzun günlük yaşantısında alacağınız bazı önlemler de tedavi dönemini daha rahat geçirmesini sağlayacaktır.
Özetleyecek olursak bu önlemlerden bazıları şunlardır;
1. Çocuğunuzu kalabalık, havasız, tozlu, sigara dumanı olan ortamlardan uzak tutunuz. Ziyaret kısıtlaması yapınız. Çocuğunuzu öpüşme, tokalaşma gibi yakın temaslardan koruyunuz.
2. Soğuk algınlığı (nezle), grip, su çiçeği veya kızamık gibi bulaşıcı hastalığı olduğunu bildiğiniz kişiler ile bir arada bulundurmayınız.
3. Kemoterapi alan çocuk devamlı yatmak zorunda değildir, kabalık olmayan ortamlarda kendini fazla yormadan oyun oynamasını sağlayınız.
4. Mümkün ise çocuğunuzu ayrı odada yatırınız ve odasının havadar olmasına dikkat ediniz.
5. Çocuğunuzun tabak, çatal, kaşık ve bıçağının ayrı olmasına dikkat ediniz.
6. Çocuğunuzun odasında tüylü oyuncaklar bulundurmayınız, oyuncaklarının kolay temizlenebilir, yıkanılabilir olmasına dikkat ediniz ve oyuncakları sıcak su-sabun ile yıkayınız.
7. Çocuğunuz ve siz, maskenizi mutlaka takınız. Maske, çocuğunuzun mikroplara karşı korunmasını sağlayan yöntemlerden birisidir.
8. Durgun suda ve nemli toprakta mikroplar çabuk yerleşir ve ürerler. Bu nedenle mantar ve bakteri enfeksiyonlarının geçiş olasılığına karşı çocuğunuzun odasında canlı ya da kuru çiçek bulundurmayınız.
9. Yine çocuğunuzun odasında, enfeksiyon kaynağı olabileceğinden dolayı kuş, balık, kedi, köpek gibi canlı hayvanları bulundurmayınız. Hayvan dışkısında bol miktarda bakteri ve mantar bulunduğundan, dışkının bulaştığı alanlardan çocuğunuzu uzak tutunuz.
10. El yıkama çok önemlidir. Çocuğunuzun gün içerisinde ellerini sık aralıklarla su ve sabunla yıkamasına özen gösteriniz. Her yemekten önce ve sonra, tuvaletten önce ve sonra ellerini çok iyi yıkamasını sağlayınız.
11. Eller, mutlaka sıvı sabun ile akan su altında en az 30 saniye köpürtülerek yıkanmalı ve sonra kağıt havlu ile kurulanmalıdır. Sadece el dezenfektanı kullanılması aynı etkiyi göstermez. Dezenfektanlar, eller su ve sabunla yıkandıktan sonra kullanılmalıdır.
12. Çocuğunuzun ilaçlarını mutlaka belirtilen dozda ve zamanında almasını sağlayınız.
13. Başka herhangi bir ilacı çocuğunuza vermeden önce, mutlaka doktorunuza danışınız.
14. Çocuğunuza günde 5-6 öğün şeklinde az ve sık yemek yedirmeye çalışınız. Herhangi bir nedenle çocuğunuzun doktoru tarafından sıvı kısıtlaması önerilmediyse; bol su ve sıvı gıdalar (çorba, yoğurt, muhallebi, ayran, süt, komposto vb.) almasını sağlayınız.
15. Kola vb. asitli içeceklerden uzak durmasını sağlayınız.
16. Kabız olmamasına dikkat ediniz. Bunun için yeterli su ve sıvı (kayısı kompostosu vb.) almasını sağlayınız ya da hafif egzersizler yaptırabilirsiniz.
17. Meyveleri bol su ile iyice yıkadıktan sonra, sebzeleri de bol su ile yıkayıp, iyice pişirerek çocuğunuza yediriniz. Temiz ve taze olduğundan kuşkulu olduğunuz hazır yiyecekleri yedirmeyiniz.
18. Çocuğunuza evde yapılan yemekleri yedirmeyi tercih ediniz. Dışarıda yemek yenecekse güvenilir ve temiz yerler olmasına dikkat ediniz.
19. Çocuğunuz ve çocuğunuza bakan kişinin, haftada en az 3 kez banyo yapması gerektiğini unutmayınız.
20. Sert diş fırçaları yerine yumuşak diş fırçası kullanmasını sağlayınız.
21. Tıraş oluyorsa ya da istenmeyen tüyleri alırken, jilet yerine elektrikli tıraş makinesi ya da tüy dökücü krem kullanmasını sağlayınız.
22. Tırnaklar kısa kesilmiş olmalıdır. Oje, cila gibi maddeler mikropların yerleşmesini kolaylaştıracağından dolayı kullanılmamalıdır.
23. Tırnaklarını derinden kesmeyiniz, tırnak törpüleme, manikür/pedikür yapmayınız.
24. Hastaya bakan kişi mutlaka bilezik, yüzük, saat gibi eşyalarını çıkarmalıdır.
25. Vücudunu tahriş etmeyen, sıkmayan, terletmeyen, rahat, bol ve pamuklu kıyafetler giydiriniz.
26. Güneşin dik geldiği saatlerde çocuğunuzu dışarı çıkarmayınız. Dışarı çıkmak zorunda kalacaksa, koruyucu önlemler (geniş kenarlı şapka ve gözlük takılması, uzun kolu terletmeyen giysi, uzun etek ya da pantolon giyilmesi vb.) alarak dışarı çıkarınız.
27. Tedavi sırasında çocuğunuzun, hastalığını ve çevresini olumlu bir bakış açısı ile değerlendirmeye çalışması, iyileşmesi açısından en az kullanılan ilaçlar kadar önemlidir. Sakin, dayanıklı, her şeye rağmen umutlu olunduğunda; çocuğunuzun bağışıklık sistemi de güçlü olur ve hem hastalığı daha kolay yener, hem de tedavinin yan etkilerini daha az hisseder. Bu nedenle tedavi döneminde sizin çocuğunuza vereceğiniz destek de çok önemlidir. Duygularınızı paylaşabileceğiniz insanlar ile konuşmaktan, sıkıntılı durumlarınızda doktorunuz ve hemşirenizden yardım istemekten, soru sormaktan çekinmeyiniz.
28. Ateş her zaman önemli ve acildir. Vücut ısısının normal değerlerini (36- 37 °C) ve derece kullanmasını öğreniniz. Çocuğunuzun ateşi yükseldiğinde mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize bildiriniz ya da en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz.

Kemoterapi Tedavi Sırasında Okula Gitme

Kemoterapi Tedavi Sırasında Okula Gitme

okula-gitmek
Kemoterapi Tedavi Sırasında Okula Gitme
 - Çocuğunuz hastalığına ve tedavisine bağlı olarak okul yaşantısı ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Kemoterapi tedavisine bağlı olarak çocuklarda bulantı, kusma, iştahsızlık, ishal, kabızlık, yorgunluk, ağrı gibi fiziksel yakınmalar görülebilmekte ya da bağışıklık sistemi baskılanan çocuğun bulaşıcı hastalıklara yakalanma riski artabilmektedir.
Bu yakınmalar çocuğunuzun günlük yaşam aktivitelerini sürdürmesini, okula gitmesini ve okul başarısını etkileyebilmektedir. Bu nedenle çocuğunuz, sağlık durumu ve tedavisi izin verdiğinde doktorunuza danışarak okula dönebilir. Bu dönemde çoğunlukla evde eğitim alması tercih edilmektedir.
Doktorunuzun vereceği “çocuğunuzun en az altı ay süreyle evden çıkmasının mümkün olmadığı/sakıncalı olduğunu” belirten sağlık kurulu raporu ile evinize en yakın ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü Rehberlik Araştırma Merkezi’ne başvurarak, çocuğunuzun evinizde eğitim almasını sağlayabilirsiniz.

Kemoterapi Tedavi Sırasında Aşılama

Kemoterapi Tedavi Sırasında Aşılama

kemoterapi-alan-cocukta-aşı-olma
Kemoterapi Tedavi Sırasında Aşılama
- Kemoterapi tedavisi sırasında çocuğunuza viral ya da bakteriyel canlı aşıların yapılması önerilmez. Canlı aşılar; kızamık, kızamıkçık, kabakulak, su çiçeği ve çocuk felci aşılarıdır. Bu aşılar kemoterapi tedavisinin tamamlanmasından 3 ay, tercihen 6 ay sonra uygulanmalıdır. Çocuğunuzu yakın zamanda canlı aşı olmuş kişiler ile de aynı ortamda bulundurmayınız. Ayrıca çocuğunuz su çiçeği geçirmediyse ve su çiçeği geçiren birisiyle aynı ortamda bulunduysa hemen doktorunuza başvurunuz.
- Kemoterapi sırasında canlı olmayan ölü aşıların yapılmasında sakınca yoktur. Günümüzde çocuğun genel sağlık durumunun stabil olması ve aşıdan sonra 3 hafta stabil kalacağının beklenilmesi koşuluyla rutin aşı takvimine uygun olarak canlı olmayan aşılar kemoterapi sırasında yapılabilir. Canlı olmayan aşılar; difteri, tetanoz, asellüler boğmaca, pnömokok, meningokok, hepatit B, hepatit A, grip aşılarıdır.
Çocuğunuza aşı yaptırmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız.

Kemoterapinin Üreme Sistemi Ve Cinsel Yaşam Üzerine Etkileri Nedir?

Kemoterapinin Üreme Sistemi Ve Cinsel Yaşam Üzerine Etkileri Nedir?

kemoterapinin-cinselliğe-etkisi
Kemoterapinin Üreme Sistemi Ve Cinsel Yaşam Üzerine Etkileri Nedir?
- Kemoterapötik ilaçların bazıları, kadın veya erkekte cinsel organları ve fonksiyonlarını etkileyebilir. Bu etkiler; kullanılan ilaca, bireyin yaşına ve genel durumuna göre değişebilmektedir.
• Kemoterapinin anne karnında gelişen bebeğe zararlı etkileri nedeniyle kızların hamile kalması sakıncalıdır. Bu dönemde etkin bir doğum kontrol yöntemine devam edilmesi gerekmektedir.
• Kemoterapi alan kızların, adet görüyorlarsa adet düzenleri bozulabilir veya ilaç alırken adetten kesilebilirler.
• Bazı kemoterapi ilaçlarının erkeklerde sperm hücrelerinin sayısını, hareket yeteneğini azaltması ya da diğer hücre anormalliklerine sebep olması, kadınlarda ise yumurtalıkları etkilemesi ve hormon üretimini azaltması sonucunda geçici ya da kalıcı kısırlık oluşabilir. Ancak bu durum bireyin yaşına, alınan ilaca ve ilaç dozuna bağlı olarak değişebilmektedir. Kısırlık erkeğin çocuk sahibi olma yeteneğini etkileyebilir, ancak cinsel ilişkide bulunma yeteneğini etkilemez.
– Cinsel konu ile ilgili sorularınızı ve yaşanılan sıkıntıları doktorunuz ya da hemşirenizle çekinmeden paylaşabilirsiniz. Onlar size yardımcı olacaklardır.

Kemoterapi Tedavi Sırasında Saç Dökülmesi

Kemoterapi Tedavi Sırasında Saç Dökülmesi

saç-dökülmesi
Kemoterapi Tedavi Sırasında Saç Dökülmesi
- Saç köklerindeki hücreler saçların büyümesinden ve devamlılığından sorumludur. Kemoterapi ilaçlarının bazıları bu hücreleri etkileyerek kısmi ya da tam saç kaybına neden olabilirler. Saç kaybı, yalnızca kafa C derisinde olmaz. Aynı zamanda vücudun diğer kısımlarındaki tüyler de (kaş, kirpik, koltuk altı, bacak arasındaki tüyler) dökülebilir.
- Saç/kıl kaybı bazı kemoterapi ilaçlarında, ilacı aldıktan sonra 10-21 gün içinde başlayabilir ve 1 ya da 2 ay içinde tamamlanır. Genellikle dökülme ilk saçlarda başlamasına rağmen, tedavinin devamı ile vücuttaki tüm kıllarda belli oranda azalmalar görülür.
- Çocuğunuza uygulanacak kemoterapi tedavisinin, saçlar üzerine olan etkisi ile ilgili bilgiyi doktorunuz ya da hemşirenizden öğrenebilirsiniz.
- Bu durum çocuğunuzu ve sizi üzmesin. Çünkü bu durum geçici bir yan etkidir. Kaybedilen saç ve kılların uzaması yavaş da olsa tedavi sırasında başlar. Fakat asıl uzama, kemoterapi tedavisi tamamlandıktan bir süre sonra tamamlanır. Ancak saçın yapısında, renginde, stilinde bazı değişikliklerin ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır.
- Örneğin; daha önceden düz olan saçlar kıvırcık, kıvırcık olan saçlar ise düz olarak çıkabilir. Hatta çıkan saçların daha da gür olması mümkündür.
 - Çocuğunuza uygulanacak kemoterapi tedavisinin, saçlar üzerine olan etkisi ile ilgili bilgiyi doktorunuz ya da hemşirenizden öğrenebilirsiniz.
 - Çocuğunuzun saç kaybını azaltmak için;
• Çocuğunuzun da isteği doğrultusunda, daha kemoterapi tedavisinin başında, saçları tamamen dökülmeden önce saçlarını kısa kestirmeyi düşünebilirsiniz. Uzun saçlar, kafa derisi üzerinde ağırlık oluşturarak dökülmeyi hızlandırabilir.
• Yine kemoterapiye başlamadan, saçları tamamen dökülmeden önce çocuğunuzun zevkine uygun peruk, bandana, şapka, bere ya da eşarp temin edebilirsiniz.
• Çocuğunuzun saçlarını proteinli bir şampuan ile yıkayıp, ardından saç kremi uygulayabilirsiniz. Fazla şampuan kullanımından kaçınıp, saçlarını iyice durulamasını sağlayınız.
• Saçlarını doğal şekilde kurutup, gerekmedikçe elektrikli saç kurutma makinesi kullanmayınız. Gerekli ise saç kurutma makinesinin sıcaklık düzeyini düşük ayarlayınız.
• Çocuğunuzun saçını aşırı taramak ve fırçalamaktan kaçınınız. Tararken geniş dişli tarakları ve yumuşak fırçaları tercih ediniz.
• Saçın kırılganlığını arttıracağından dolayı, metal tokası, lastik bant, saç kıvırma aletleri, maşa, bigudi kullanımı ile saç spreyi, saç boyası, perma gibi uygulamalardan kaçınınız. Gece uyurken bone vb. takarak, çocuğunuzun kökleri gevşemiş olan saçlarını koruyabilirsiniz.
• Saç kaybından dolayı siz ve çocuğunuz paniğe kapılmayınız.Çocuğunuza saçlarının yeniden çıkacağı konusunda bilgi veriniz. Duygusal olarak sıkıntı yaşıyorsanız, doktorunuz ya da hemşireniz ile sıkıntılarınızı paylaşınız.
SAÇ KAYBININ KEMOTERAPİNİN GEÇİCİ BİR YAN ETKİSİ OLDUĞUNU DAİMA HATIRLAYINIZ!..

Kemoterapinin Cilt Ve Tırnaklara Etkisi Nedir?

Kemoterapinin Cilt Ve Tırnaklara Etkisi Nedir?

cilt-ve-tırnak
Kemoterapinin Cilt Ve Tırnaklara Etkisi Nedir?
- Kemoterapi ilaçlarının cildi etkilemesi sonucunda nadiren kızarıklık, kaşıntı, cilt kuruluğu, döküntü, soyulma, sivilcelenme, güneşe karşı hassasiyet artışı gibi cilt sorunları ortaya çıkmaktadır. Bazı ilaçlar cilt renginde koyulaşmalara yol açarken, bazı ilaçlar da tırnaklarda kolay kırılma, üzerlerinde çizgilenmeler ve renk değişiklikleri gibi sorunlara yol açabilmektedirler. Renk değişiklikleri çocuğunuzun tedavisi tamamlandıktan sonra zamanla kaybolacaktır.
 - Bu yan etkilere karşı dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır;
• Çocuğunuzu kemoterapi alırken mümkün olduğunca güneş ışığına maruz bırakmayınız.
• Çocuğunuz güneşlenmese bile güneşin etkisine maruz kalacaksa, güneşten koruyuculuğu yüksek faktörlü (en az 20 koruma faktörlü) kremler ve nemlendiriciler kullanınız.
• Dışarı çıkmak zorunda kalacaksa, koruyucu önlemler (geniş kenarlı şapka ve gözlük takılması, uzun kollu terletmeyen giysi, uzun etek ya da pantolon giyilmesi vb.) alarak dışarı çıkarınız.
• Cildinde kuruma oluyorsa uzun süreli ve sıcak banyo yerine, kısa süreli ve ılık banyolar yaptırınız, nemlendirici kremler ve losyonlar kullanınız. Cildini yumuşak havlu ile tahriş etmeden kurulayınız. Alkol içeren parfüm, kolonya ve losyonlar kullandırmayınız.
• Vücudunu tahriş etmeyecek bol ve pamuklu kıyafetler giydiriniz.
• Çocuğunuzda sivilce oluşursa, cildini temiz ve kuru tutunuz.
• İlaç verilen damar ve çevresine kolonya gibi alkol içeren solüsyonlar sürmeyiniz. Bu solüsyonlar o bölgede tahriş ve yanıklara neden olabilir. Bu nedenle, çocuğunuzun cildinde herhangi bir değişiklik (kızarıklık, şişlik vb.) gördüğünüzde herhangi bir şey uygulamadan önce doktorunuza ya da hemşirenize danışınız.
• Tırnaklarına zarar verecek sert hareketlerden koruyunuz.
 - Aşağıdaki durumlarda acilen doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz!!!
• Çocuğunuzun kemoterapi ilacı verilen damarında, ilaç verilirken veya daha sonra kızarma, ağrı ve şişlik oluşursa (Bu bulgular ilacın damar dışına kaçtığını gösterir. Kemoterapi ilaçlarının damar dışına kaçması ciddi sorunlara yol açabilir)!!!
• Çocuğunuzun tüm vücudunu kaplayan ani gelişen kaşıntı, kızarıklık, döküntü ve nefes darlığı olursa (Bu bulgular alerjik bir reaksiyon olduğunu gösterir)!!!

Kemoterapi Tedavi Sırasında İdrar Değişiklikleri

Kemoterapi Tedavi Sırasında İdrar Değişiklikleri

idrar-degişikliği
Kemoterapi Tedavi Sırasında İdrar Değişiklikleri
- Tedavi sırasında verilen kemoterapi ilacı renkli ise, çocuğunuzun idrarının rengi de değişebilir ya da içmiş olduğu bazı içeceklerde idrar renginde değişiklik yapabilir.
- Çocuğunuzun idrar renginin değişmesi, geçici bir durumdur. Bu durumda; çocuğunuza bol sıvı vererek idrar miktarının fazla olmasını ve idrarını tutmasını engelleyip, sık sık tuvalete gitmesini sağlayınız. İdrar rengi zamanla düzelecektir.
- Ancak çocuğunuz;
• Kanlı veya ağrılı idrar yapıyorsa,
• İdrarda yanma, bel veya kasıkta ağrı varsa,
• İdrarı bulanık ya da pis kokuluysa,
• Çok sık idrara çıkıyorsa,
• İdrarını yapamıyorsa,
• Titreme ve ateşi olursa
mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz.

Kemoterapi Tedavi Sırasında Kabızlık

Kemoterapi Tedavi Sırasında Kabızlık

kabızlık-çocuk
Kemoterapi Tedavi Sırasında Kabızlık
- Kabızlık; Karında aşırı gerginlik, şişkinlik, dışkılamayı takiben tamamlanmamış dışkılama hissi, dışkının sertleşmesi, gaz artışı, karında kramp ya da ağrı ile birlikte dışkılama sıklığında azalma olarak tanımlanmaktadır.
- Bazen ishalin tam tersine, kemoterapi ilaçlarına bağlı olarak kabızlık gelişebilmektedir. Bazen de her zamankinden daha az yemek yeme ya da hareketsizlik nedeniyle görülebilmektedir. Bu durumda doktorunuzun önerisi olmaksızın kendi kendinize müshil ya da herhangi bir ilaç kullanmayınız.
- Çocuğunuzun kabız olmasını önlemek için yardımcı bazı öneriler şunlardır;
• Bol miktarda ve özellikle ılık sıvı içiriniz.
• Sebze ve meyve yediriniz. Özellikle posa bırakan liften zengin yiyecekler (kepekli veya yulaflı ekmek, taze sebze, fasulye, fındık, patlamış mısır, taze ve kurutulmuş meyve, özellikle kayısı ve erik meyve suyu, hoşaf veya komposto vb.) yedirmeye çalışınız.
• Yürüyüş ve hafif egzersizler yaptırarak hareketini arttırmaya çalışınız.
• Belirli saatlerde tuvalette oturarak dışkılama için zaman ayırmasını sağlayınız.
- Çocuğunuzun 2 günden fazla dışkı çıkışı olmazsa, kabızlığa ek olarak gaz, bulantı, kusma şikayeti varsa veya dışkısı kanlı ise mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz.

Kemoterapi Tedavi Sırasında İshal

Kemoterapi Tedavi Sırasında İshal

ishal-cocuk
Kemoterapi Tedavi Sırasında İshal
- İshal; Bağırsak alışkanlığının normal şeklinden farklı olarak, dışkının sıvı içeriği veya miktarında artış olmasıdır. Kemoterapi ilaçları, mide bağırsak kanalını örten hücreleri etkilediği için ishal meydana gelebilir.
– Çocuğunuzun günde 3 kereden fazla sulu dışkılaması, şiddetli karın ağrısı varsa veya dışkısı kanlı ise mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz.
– Çocuğunuzun ishalini kontrol altına almanız için yardımcı bazı öneriler şunlardır;
Az az ve sık sık beslenmesini sağlayınız. Günde 3 büyük öğün yerine, daha küçük porsiyonlardan oluşan 6-8 öğün yedirmeyi deneyiniz.
• Çocuğunuzun yediği yiyecek ve içecekler oda ısısında olmalıdır. Buzdolabından çıkan soğuk gıdalar verilmemelidir.
• Baharatlı, kızartılmış veya yağlı yiyecekler vermeyiniz.
• İshal nedeniyle kaybettiği sıvıyı yerine koymak için bol sıvı (su, elma suyu, açık çay, ayran gibi içecekleri) içiriniz.
• İshal ve karın ağrısını arttırabileceği için lifli yiyecekler yerine; beyaz ekmek, pirinç veya makarna, muz, kabuğu soyularak ezilmiş veya pişirilmiş meyve, kaşar peyniri, yoğurt, yumurta, kaynatılmış veya ezilmiş kabuksuz patates, derisi çıkarılmış tavuk, hindi veya balık eti gibi düşük lifli yiyecekleri yediriniz.
• Çocuğunuzun ishal nedeniyle kaybettiği potasyumu yerine koymak için muz, haşlanmış patates, şeftali, elma ve armut gibi potasyum içeriği yüksek besinler tüketmesini sağlayınız.
• Çocuğunuzun ishalini arttırıyor ise süt ve süt ürünlerini içirmeyiniz.
• Çocuğunuzun anal bölgesini (makatını), her dışkılamadan sonra pH’ ı uygun sabunlar ile iyice temizleyip, ılık su ile durulayınız.
Anüs (makat) çevresinde kızarıklık ve çatlak olup olmadığına dikkat ediniz. Varsa doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz.
Her tuvaletten önce ve sonra ellerini çok iyi yıkamasını sağlayınız.

Kemoterapi Tedavi Sırasında İştahsızlık

Kemoterapi Tedavi Sırasında İştahsızlık

çocuklarda-iştahsızlık
Kemoterapi Tedavi Sırasında İştahsızlık
- Kemoterapi ilaçları iştah azalmasına neden olabilmektedir. Kemoterapi alırken; bulantı, kusma, tat duyusunda azalma, ağız-boğaz yaraları, ishal, hastalığından kaynaklanan ağrılar ve uyku bozuklukları vb. yan etkiler görülmesi iştahı azaltan diğer unsurlardır. İştahsızlık da ciddi kilo kaybı ile sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle çocuğunuzun iştahsızlık ve kilo kaybı durumu yakından takip edilmelidir.
Tedavi süresince iyi ve dengeli beslenme, vücudun güçlenmesini sağlayarak hastalıkla ve tedavinin yan etkileri ile daha iyi mücadele edilmesin ve mümkün olan en kısa sürede iyileşmeye yardımcı olmaktadır.
- Çocuğunuzun İştahını Arttırmak İçin;
Az az ve sık sık beslenmesini sağlayınız. Günde 3 büyük öğün yerine, daha küçük porsiyonlardan oluşan 6-8 öğün yedirmeyi deneyiniz.
• Yüksek kalorili ve bol proteinli gıdalar (peynir, süt, yoğurt, yumurta, et ve sütlü tatlılar vb.) ile beslenmesini sağlayınız.
• Kokusuz ve soğuk yiyecekleri hazırlayınız. Gaz yapıcı yiyeceklerden uzak tutunuz.
• Midede dolgunluk ve doyma hissine neden olacağı için, yemekle birlikte fazla sıvı almamasına dikkat ediniz.
• Çevresindeki olumsuz uyaranları (gürültü, koku vb.) sınırlayınız. Rahat olabileceği, hoş bir ortamda yemek yedirmeye çalışınız.
• Yemekten önce hafif bir egzersiz (yürüyüş, hareket vb.) iştah açabilir.
• Yemek yiyemeyen hastalara ek kalori sağlanması için gıdalarına eklenebilecek veya yemek aralarında içilebilecek hazır gıdalar eczanelerde bulunmaktadır. Doktorunuzun ve beslenme uzmanınızın önerisine göre çocuğunuzun günlük beslenmesine bu gıdalar eklenebilir.
• İştahını kapatan bulantı, kusma, ağız-boğaz yaraları, ağrı gibi başka sorunlar varsa, bunları kitapçığın ilgili bölümlerinde önerilen yöntemler ile gidermeye çalışınız.
• Çocuğunuzu düzenli olarak tartarak kilo takibini yapınız.
- Tüm bu önlemlere rağmen çocuğunuzun iştahsızlığı devam ediyor ve kilo kaybediyor ise, doktorunuza ya da hemşirenize mutlaka haber veriniz.

Kemoterapi İlaçlarında Bulantı Ve Kusma

Kemoterapi İlaçlarında Bulantı Ve Kusma

bulanti-ve-kusma
Kemoterapi İlaçlarında Bulantı Ve Kusma
- Kemoterapi ilaçlarının bir kısmı, beyindeki kusma merkezini ve mideyi etkileyerek bulantı ve/veya kusmaya neden olabilmektedir.
- Bazen de hiç görülmeyebilir. Bulantı ve kusma, tedaviden hemen sonra başlayabileceği gibi 8-12 saat sonra da başlayabilir. Bazı kişiler ise tedaviden önce bulantı hissedebilirler. Bu duruma “öğrenilmiş bulantı” adı verilmektedir.
- Bulantı ve kusma, tehlikeli olmamakla birlikte rahatsız edici, hoş olmayan bir durumdur ve bulantı-kusmayı önleyici ilaçların uygulanması ile kontrol altına alınabilmekte ya da azaltılabilmektedir.
 - Bulantı giderici ilaç almanın yanı sıra çocuğunuzun bulantı hissini azaltmak için şu önerilere uymanız çocuğunuz için faydalı olacaktır;
• Çocuğunuzun çevresinde rahatsızlık hissi veren koku ve gürültüleri azaltınız. Mümkünse sakin bir ortamda yemek yedirmeyi deneyiniz. Huzurlu bir atmosferde yenen ı yemek çocuğunuzu sakinleştirecek ve yemesini kolaylaştıracaktır. Oda havalandırılmış olmalı ve ortamda yemek kokusu olmamalıdır.
• Çocuğunuza rahat giyecekler giydirmeli, çocuğun özellikle karın bölgesini sıkan giysilerden kaçınılmalıdır.
• Çocuğunuzun sevdiği yiyecekler ile az az ve sık beslenmesini sağlayınız. Günde 3 büyük öğün yerine, daha küçük porsiyonlardan oluşan 6-8 öğün yedirmeyi deneyiniz.
• Yemekten 2 saat sonrasına kadar uyutmayınız.
• Çocuğunuzun hoşlandığı müziği dinleme, televizyon programlarını seyretme, kitap okuma, elektronik oyunlar ile oynama gibi uğraşılara yoğunlaşmasını sağlayarak bulantı hissini unutturmaya çalışınız.
Arkasından uyutmayı deneyiniz.
• Bulantısı olduğu dönemde, derin nefes alıp verme egzersizini birlikte yapmayı deneyiniz. Bu egzersiz, çocuğunuzun kaslarını gevşek bırakıp rahatlamasına yardımcı olacaktır.
Aşırı tatlı, yağlı, baharatlı, acılı, kızarmış ve ağır kokulu gıdalar bulantısını arttıracağından, bu tür gıdaları yedirmekten kaçınınız.
• Sıcak yiyeceklerin kokusu bulantı hissini arttırabileceği için, oda ısısında veya ılık yenebilen yiyecekler (sandviç, peynir, yoğurt, meyve vb.) yedirmeyi tercih ediniz.
migde-bulantısı
• Bulantıyı azaltmak için sıvı besinler (elma suyu gibi taze sıkılmış meyve suları, limonata, ayran vb.) ile yumuşak besinleri (elma püresi, ezilmiş patates, kraker, tost, peynir vb.) yedirmeyi tercih ediniz. Ancak sıvılar hızlı içildiğinde, midede dolgunluk hissi ve bunun sonucunda bulantı- kusmaya neden olabileceğinden dolayı sıvıları yavaşça yudumlayarak içmesini sağlayınız.
• Çocuğunuzun düzenli bir ağız bakımı uygulamasını sağlamanız; hem ağızda yara gelişmesini önleyecek hem de onun rahatlamasını sağlayacaktır. Ağız bakımını nasıl uygulayacağınız; önceki konumuz olan, “Ağız Yaraları (Mukozit)” bölümünde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
• Mentollü, limonlu şeker gibi ekşi şekerlemeler çocuğunuzun bulantısını hafifletebilir ve ağzındaki kötü, metalik, hoş olmayan tadı azaltabilir.
• Uyandığında bulantı hissediyorsa, doktorunuzun önerdiği bulantı ilacını yataktan kalkmadan verip, 30-60 dakika dinlendikten sonra kahvaltısını yaptırınız.
• Çocuğunuz kustuysa, kustuktan sonra ağız temizliğini ihmal etmeyiniz. Ağzını bol suyla çalkalatınız. Mümkünse dişlerini fırçalatınız. Bir süre bekledikten sonra elma suyu, ılık tavuk suyu çorba, komposto gibi içecekler vermeyi deneyebilirsiniz.
 - Tüm bu önlemlere rağmen çocuğunuzun bulantı ve kusması devam ediyor ve 24 saat boyunca ağızdan hiç sıvı alamıyor ise, “ vücuttan sıvı ve elektrolit kaybetme” önemli bir sorun olabilir. Doktorunuzu ya da hemşirenizi mutlaka arayıp, haber veriniz.

Kemoterapi Tedavisinde İyi Bir Ağız Bakımı için Uymanız Gerekenler

Kemoterapi Tedavisinde İyi Bir Ağız Bakımı için Uymanız Gerekenler

dis-doktoru-resimleri
Kemoterapi Tedavisinde İyi Bir Ağız Bakımı için Uymanız Gerekenler
• Çocuğunuzun ağzında diş çürüğü ya da ağrı vb. problemleri varsa, kemoterapi almadan önce mutlaka diş hekimi muayenesi olması ve bu problemlerin tedavi edilmesi gerekmektedir.
• Çocuğunuzun ağzını günde 2 kez yara belirtileri (kızarıklık, renk değişikliği, beyaz alanlar, uçuk, şişlik) yönünden kontrol ediniz.
- Herhangi bir his ya da tat değişikliği yönünden değerlendiriniz. Bu belirtileri fark ettiğinizde mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz.
• Çocuğunuzun dişlerini her yemekten sonra ve yatmadan önce yumuşak bir diş fırçası ile fırçalamasını sağlayınız. Diş fırçasının yumuşaklığını arttırabilmek için, her fırçalamadan önce diş fırçasını sıcak suya batırabilirsiniz.
• Diş macunu olarak ise, fluorid ve karbonat içeren diş macunlarının kullanılması tavsiye edilmektedir.
• Çocuğunuzun diş fırçasını 3 ayda bir yenisi ile değiştiriniz.
• Çocuğunuzun günde en az 4 kez, dişlerini fırçaladıktan sonra (sabah, öğle, akşam yemeğinden sonra ve gece yatmadan önce) GARGARA yapmasını sağlayınız. Gargara yapmak, çocuğunuzun ağzındaki asidi azaltacak, kuruluk ve yaraların oluşmasın engellemeye yardımcı olacaktır.
ağız-içi-yaralar
•  Gargara için aşağıdaki karışımlardan herhangi birini kullanabilirsiniz;
a) 1 su bardağı kaynatılıp soğutulmuş su içerisine yarım çay kaşığı tuz katarak gargara solüsyonunu hazırlayabilirsiniz.
b) Ya da 1 çay bardağı kaynatılıp soğutulmuş su içerisine 1 silme çay kaşığı karbonat (yemek sodası) katarak gargara solüsyonunu hazırlayabilirsiniz.
c) Doktorunuzun önerisi dışında piyasada satılan alkol ve gliserinli ticari gargaraları kullanmayınız.
• Çocuğunuzun dudaklarını uygun bir krem ya da vazelin ile nemlendiriniz.
• Çocuğunuza, tahrişe neden olabilecek baharatlı, acılı, kabuklu, sert, çok sıcak ya da çok soğuk yiyecekler yedirmeyiniz.
• Alkol ve tütün kullanımından da kaçınılmalıdır.
Tüm bu önlemlere rağmen çocuğunuzun ağız içinde yaraları, pamukçuk, yutma güçlüğü oluştuysa doktorunuzun önerisine göre ek tedbirler ve ilaç almanız gerekecektir.
Bunlar;

meyve-resimleri
• Çocuğunuza yumuşak gıdalar (sütlaç, puding, muz, bebek mamaları, yumuşak peynir, haşlanmış patates, püre, makarna vb.) yediriniz.
• Eğer doktorunuzca sakıncası yoksa bol sıvı almasını sağlayınız.
• Domates suyu, portakal, limon, greyfurt gibi ekşi meyve sularını, kola vb. asitli içecekleri içirmeyiniz.
• Eğer doktorunuzca sakıncası yoksa, çocuğunuzun alması gereken tabletleri ezip, yiyeceklere katarak yutturunuz. Kapsül şeklindeki ilaçları da yiyeceklere katabilirsiniz.
• Çocuğunuzu, yutamayacağı şeyleri yemesi için zorlamayınız.
• Çocuğunuzun yemek yerken ve içerken oturur pozisyonda olmasına dikkat ediniz.
• Bu dönemde çocuğunuza diş fırçası kullandırmayınız. Steril gazlı bezi parmaklarınıza dolayarak, macunla dişlerini hırpalamadan ovabilirsiniz. Aynı zamanda ağız bakımı için doktorunuzun önereceği solüsyonları da kullanabilirsiniz.
• Çocuğunuzun ağrısı varsa, doktorunuzun önerisi ile ağrısını azaltacak solüsyonlar kullanabilirsiniz.
• Ağzı çok kuruyorsa, doktorunuzun önerisine göre suni tükürük solüsyonları kullanabilirsiniz.

Kemoterapi Sırasındaki Ağız Yaraları (Mukozit)

Kemoterapi Sırasındaki Ağız Yaraları (Mukozit)

cocuk-dis-fırçalama
Kemoterapi Sırasındaki Ağız Yaraları (Mukozit)
- Sindirim sistemi ağız ile başlar. Kemoterapi ilaçları, ağız boşluğundaki hücrelere olumsuz etki yaparak, önce kuruluk ve tahrişlere, daha sonra da yara (mukozit ya da stomatit) denilen ağız sorunlarının oluşumuna neden olabilmektedir.
- Bu durumda;
• Yutkunurken ya da konuşma sırasında ağrı,
• Ağız ve boğazda acıma, yanma, batma hissi, tat değişikliği ve yutma güçlüğü,
• Ağız ve boğazdaki kuruluk ve tahrişe bağlı kanama,
• Çocuğunuzun beslenmesinin engellenmesi,
• Enfeksiyon oluşumu için büyük bir risk olması ve
• Kemoterapi sırasında oluşan enfeksiyonlara bağlı olarak da ciddi sorunlar oluşturması nedeniyle ağız yarası / mukozit oluşumunun önlenebilmesi için;
İYİ BİR AĞIZ BAKIMI SON DERECE ÖNEMLİDİR!..

Kemoterapinin Sindirim Ve Boşaltım Sistemi Üzerine Etkileri

Kemoterapinin Sindirim Ve Boşaltım Sistemi Üzerine Etkileri

sindirim-sistemi
Şekil 1: Sindirim Sistemi
Kemoterapinin Sindirim Ve Boşaltım Sistemi Üzerine Etkileri
• Vücut için gereken besinlerin alınması, sindirilmesi, emilmesi ve artık maddelerin vücuttan atılması sindirim sistemi sayesinde gerçekleşmektedir.
• Sindirim kanalının ana kısımları ağız, dil, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak (kolon), rektum ve anüs’tür (bakınız Şekil 1).
• Kemoterapi ilaçlarının sindirim sistemi üzerine de bazı yan etkileri görülebilmektedir.

Kemoterapide Kanama Hakkında Bilgiler

Kemoterapide Kanama Hakkında Bilgiler

yaralanma
Kemoterapide Kanama Hakkında Bilgiler
- Kan pulcukları (trombositler), bir yerimiz kesildiğinde başlayan kanamayı pıhtı oluşturarak durduran kanın en küçük hücreleridir (bakınız Şekil 1). Kemoterapi ilaçları, kemik iliğini etkileyerek kan pulcuklarının (trombosit) sayısını azaltırlar. Sayıları çok azaldığında, kanamaya eğilim belirtileri görülür.
Kan Pulcukları Trombositler
Şekil 1: Kan Pulcukları (Trombositler) ve Kırmızı Kan Hücreleri (Eritrosit/Kırmızı Küre)
Kanamaya Eğilim Belirtileri;
• Ufak bir çarpma ya da yaralanmada deride morlukların olması,
• Özellikle ağız içi, el ve ayaklarda ya da çocuğunuzun herhangi bir bölgesinde toplu iğne başı büyüklüğünde kırmızı lekeler, döküntüler olması.
burun kanaması
• Kolayca burun ve diş etinin kanaması,
• Vücudun herhangi bir yeri kesildiğinde kanamanın zor durması,
• İdrarın kırmızı veya pembe renkli olması,
• Dışkının kanlı ya da siyah renkli olmasıdır.
 - Yukarıdaki kanama belirtilerinden bir ya da bir kaçını çocuğunuzda fark ettiğinizde, mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz.
 - Çocuğunuzun trombosit sayısı düşük olduğunda kanama oluşumunu önlemek için, aşağıda belirtilen önerilere uymanız son derece önemlidir.
• Çocuğunuzu her türlü çarpma ve düşmelere karşı koruyunuz.
• Yaralanmasına neden olabilecek aktivitelerden koruyunuz.
• Herhangi bir yerinin yanmaması için özen gösteriniz.
• Çocuğunuzun burnunu zorlamadan sümkürerek temizlemesini sağlayınız, parmaklarını kullanmasına izin vermeyiniz.
• Ağzını tahriş edecek baharatlı, acılı, sıcak ve sert gıdalar almamasına dikkat ediniz.
• Sert diş fırçaları yerine yumuşak diş fırçası kullanmasını sağlayınız.
• Tıraş oluyorsa ya da istenmeyen tüyleri alırken, jilet yerine elektrikli tıraş makinesi ya da tüy dökücü krem kullanmasını sağlayınız.
• Tırnaklarını derinden kesmeyiniz, tırnak törpüleme, manikür/pedikür yapmayınız.
Sıcak duş yerine ılık su ile duş aldırınız.
• Vücudunu yumuşak hareketlerle temizleyiniz. Sert bir şekilde ovmayınız, kese kullanmayınız.
• Kabız olmamasına dikkat ediniz. Bunun için yeterli su almasını sağlayınız ya da hafif egzersizler yaptırabilirsiniz.
• Makattan derece koymayınız.
• Kan alma işleminden ya da damar yolunun çekilmesinden sonra uzun süre bölgeye baskı uygulayınız.
• Kanamayı etkileyen ilaçları (ağrı kesiciler, antikoagülanlar, nonsteroid antiinflamatuarlar, asetilsalisilik asit vb.) doktorunuza danışmadan vermeyiniz. Bu ilaçlar, trombosit fonksiyonlarını bozarak kanamaya yatkınlık oluşturabilir.

Kemoterapide Enfeksiyon Hakkında Bilgiler

Kemoterapide Enfeksiyon Hakkında Bilgiler

enfeksiyon
Kemoterapide Enfeksiyon Hakkında Bilgiler
- Beyaz kan hücreleri (lökosit/akyuvar/beyaz küre), vücudumuzun çeşitli mikroplara ve yabancı maddelere karşı savunma hücreleridir. Bu hücreler normal değerinin altına düştüğünde, vücudun enfeksiyonlara karşı direnci azalır ve salgın mikrobik hastalıklar ile mücadelesi zorlaşır. Bu nedenle çocuğunuzun beyaz kan hücreleri normalden düşük olduğunda, enfeksiyonlardan korunmak için belirli önlemleri almanız son derece önemlidir.
Enfeksiyonlardan Korunmak İçin Öneriler;
El yıkama en önemli hususlardandır. Çocuğunuzun gün içerisinde ellerini sık aralıklarla su ve sabunla yıkamasına özen gösteriniz.
enfeksiyon
Her yemekten önce ve sonra, tuvaletten önce ve sonra ellerini çok iyi yıkamasını sağlayınız.
el yıkama
• Eller, mutlaka sıvı sabun ile akan su altında en az 30 saniye köpürtülerek yıkanmalı ve sonra kağıt havlu ile kurulanmalıdır.
• Çocuğa her temastan önce hem sağlık personeli hem de anne mutlaka ellerini yıkamalıdır. Sadece el dezenfektanı kullanılması aynı etkiyi göstermez. Dezenfektanlar, eller sabunla yıkandıktan sonra kullanılmalıdır.
• Çocuğunuzu kalabalık, havasız, tozlu, sigara dumanı olan ortamlardan uzak tutunuz. Ziyaret kısıtlaması yapınız. Çocuğunuzu öpüşme, tokalaşma gibi yakın temaslardan koruyunuz.
• Yakın zamanda kızamık, su çiçeği, çocuk felci vb. canlı aşı yapılmış kişiler ile aynı ortamda bulundurmayınız.
soğuk algınlığı
• Soğuk algınlığı (nezle), grip, su çiçeği veya kızamık gibi bulaşıcı hastalığı olduğunu bildiğiniz kişiler ile bir arada bulundurmayınız.
maske
• Çocuğunuz ve siz maskenizi mutlaka takınız. Maske çocuğunuzun mikroplara karşı korunmasını sağlayan yöntemlerden birisidir.
• Çocuğunuza çiğ sebze ve meyveler yedirmeyiniz. Meyveleri bol su ile iyice yıkadıktan sonra, kabuklu meyveleri soyarak yedirebilir, mikserden geçirerek ya da komposto şeklinde suyunu içirebilirsiniz. Yine sebzeleri de bol su ile yıkayıp, iyice pişirerek çocuğunuza yediriniz.
•Tüm yiyecek ve içecekler tek porsiyonda tüketilecek şekilde hazırlanmalıdır. Kalmış artık besinler yenmemelidir.
• İçme suyunu kaynatarak içiriniz, dışardan yemek yedirmeyiniz.
çicek
• Durgun suda ve nemli toprakta mikroplar çabuk yerleşir ve ürerler. Bu nedenle mantar ve bakteri enfeksiyonlarının geçiş olasılığına karşı çocuğunuzun odasında canlı ya da kuru çiçek bulundurmayınız.
• Yine çocuğunuzun odasında, enfeksiyon kaynağı olabileceğinden dolayı kuş, balık, kedi, köpek gibi canlı hayvanları bulundurmayınız. Hayvan dışkısında bol miktarda bakteri ve mantar bulunduğundan, dışkının bulaştığı alanlardan çocuğunuzu uzak tutunuz.
•  Çocuğunuzun odasında tüylü oyuncaklar bulundurmayınız, oyuncaklarının kolay temizlenebilir, yıkanılabilir olmasına dikkat ediniz ve oyuncakları sıcak su-sabun ile yıkayınız.
• Çocuğunuzun temizliğine (özellikle göz, burun, ağız, genital ve makat bölgesinin temizliğine) özen gösteriniz.
- Çocuğunuza her gün ılık duş şeklinde banyo yaptırınız. Vücudunu yumuşak hareketlerle temizleyiniz. Sert bir şekilde ovmayınız, kese kullanmayınız. Genital bölgenin temizliğini de önden arkaya doğru yapınız.
• Hastaya bakan kişi mutlaka bilezik, yüzük, saat gibi eşyalarını çıkarmalıdır.
• Tırnaklar kısa kesilmiş olmalıdır. Oje, cila gibi maddeler mikropların yerleşmesini kolaylaştıracağından dolayı kullanılmamalıdır.
ALINAN TÜM ÖNLEMLERE RAĞMEN, ÇOCUĞUNUZUN ENFEKSİYON KAPMA OLASILIĞI HER ZAMAN VARDIR. BU NEDENLE ENFEKSİYON BELİRTİLERİNE KARŞI UYANIK OLUNUZ!..
Enfeksiyon varlığını düşündüren belirtiler şunlardır;
• Ateş (Koltuk altından 38 derece ve üzerinde yüksek ateş)
• Titreme ve Üşüme Hissi
• Normal Dışı Terleme
• Öksürük, Balgam
• Boğaz Ağrısı, Yutkunma Güçlüğü
• Uçuk
• İdrar Yaparken Ağrı ya da Yanma Hissi
• Vaginal/Genital Bölgede Akıntı ya da Kaşıntı
• İshal (Günde 3 kereden fazla sulu dışkılama)
• Vücudun Herhangi Bir Yerinde Kızarıklık, Şişlik, Apse, Akıntı, Ağrı ve Hassasiyet
- Yukarıdaki enfeksiyon belirtilerinden bir ya da bir kaçını çocuğunuzda fark ettiğinizde, mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz.

Kansızlık (Anemi) Ve Yorgunluk

Kansızlık (Anemi) Ve Yorgunluk

Kansızlık (Anemi) Ve Yorgunluk
Toplam kan hacminin yaklaşık yarısına yakınını oluşturan kırmızı kan hücrelerinin görevi, akciğerlerden aldıkları oksijeni dokularımıza ve hücrelerimize taşımaktır. (Bakınız Şekil 1). Bu hücrelerin sayılarının azalması durumunda; dokulara enerji için gerekli oksijen yeterince taşınamaz.
kırmızı kan hücresi
Şekil 1: Kırmızı Kan Hücreleri (Eritrosit/Kırmızı Küre)
- Bu durumda;
• Halsizlik,
• Yorgunluk,
• Kuvvet Kaybı,
• Nefes Darlığı,
• Göğüs Ağrısı,
• Çarpıntı,
• Uyumada Güçlük,
• Baş Ağrısı,
• Baş Dönmesi,
• Göz Kararması,
• Kulak Çınlaması,
• Soğuğa Tahammülsüzlük gibi
Kansızlık (Anemi) belirtileri görülür.
 - Çocuğunuzun Kansızlığa Bağlı Halsizlik ve Yorgunluk Hissini Azaltmak İçin;
• İstirahat etmesini sağlayınız.
bebek uyurken
• Çocuğunuzun uyku düzenine dikkat ediniz. Rahat ve yeterli bir uyku için, uyumadan önce hoşuna giden (beraber hikaye okumak, sevdiği bir müziği dinlemek, çizgi film seyretmek vb.) aktiviteleri yapmasını sağlayabilirsiniz.
Aktivite
• Gün boyu yapılan aktiviteler arasında ya da kendisini yorgun hissettiğinde dinlenmesi için zaman ayırmasını sağlayınız.
• Dengeli ve sağlıklı beslenmesine önem veriniz.
Özellikle demir içeren besinleri (kırmızı et, yumurta vb.) yedirmeye özen gösteriniz.
yumurta
• Baş dönmesi ve denge kaybını önlemek için, otururken ya da sırt üstü yatarken aşamalı olarak ayağa kalkmasını sağlayınız.

Kemoterapinin Vücut Sistemlerine Etkileri

Kemoterapinin Vücut Sistemlerine Etkileri

Kemoterapinin Vücut Sistemlerine Etkileri
Kemoterapinin Kemik İliğine Etkileri
Kemik İliği
Kemik iliği, kemiklerin ortasında bulunan yağlı ve gözenekli bir dokudur.
Kemik İlik
Kemik iliğinde
  • Kırmızı kan hücreleri (eritrosit/alyuvar/kırmızı küre)
  • Beyaz kan hücreleri (lökosit/akyuvar/beyaz küre)
  • Kan pulcukları (trombosit) üretilmektedir.
Beyaz Kan
Kemoterapi ilaçları, kemik iliğini baskılayarak bu hücrelerin kandaki miktarlarını azaltırlar ve normal değerlerinin altına düşmesine neden olurlar. Bu geçici bir durumdur, kemoterapi tedavisi bitince normale döner.

Kemoterapinin Yan Etkileri Ne Kadar Sürer?

Kemoterapi Yan Etkiler
Kemoterapinin Yan Etkileri Ne Kadar Sürer?
- Yan etkiler; kullanılan ilacın türüne, dozuna, çocuğunuzun genel sağlık durumuna göre değişiklikler gösterir. Yan etkilerin bazıları çocuğunuzun ve sizin doğrudan hissedeceğiniz türden olurken, bazıları da ancak bir takım kan tetkikleri ile anlaşılabilmektedir.
- Yan etkiler, erken ve geç olarak iki şekilde görülebilmektedir. Erken yan etkiler, genellikle çocuğunuz kemoterapi aldığı sürece oluşmakta, tedavisi tamamlandığında ise kaybolmaktadır. Geç yan etkiler ise kemoterapi alırken hastayı rahatsız etmemekte, daha uzun sürede ortaya çıkabilmektedir.
- Çocuğunuzun yan etkilerden en az düzeyde etkilenmesi için, bu el kitapçığında yazılan önlemleri tedavi öncesinde, tedavi sırasında ve sonrasında tam olarak uygulamanız büyük önem taşımaktadır.
- Doktorunuzla çocuğunuzda görülebilecek , yan etkiler ve alınması gereken önlemler hakkında tedavinize başlamadan önce mutlaka konuşunuz.

Kemoterapinin Yan Etkileri Var Mıdır?

Kemoterapinin Yan Etkileri
Kemoterapinin Yan Etkileri Var Mıdır?
- Tedavinizde kullanılan kemoterapi ilaçları, kanser hücrelerinin çoğalmasını ve büyümesini engelleyerek etkili olurlar. Vücudumuzda normal olarak hızlı çoğalması gereken hücreler de vardır.
- Kemoterapi ilaçları kanserli hücrelere zarar verirken, fonksiyonları gereği vücudun bu normal büyüyen ve bölünen hücrelerini de etkileyebilmektedirler.
- Kemoterapiden en çok etkilenen normal vücut hücreleri; mide-bağırsak kanalı, kemik iliği (kemiğin içindeki yeni kan hücreleri üreten süngerimsi madde), mesane (idrar torbası), kan hücreleri ve saç kökü hücreleri gibi en hızlı çoğalan hücrelerdir.
- Bu nedenle en sık rastlanan yan etkiler; bulantı, kusma, iştahsızlık, halsizlik, yorgunluk ve saç dökülmesidir.
 - Kemoterapi ilaçlarının yan etkileri bu sitemizde bir liste halinde verilmiştir. Kemoterapi ilaçları liste edilen tüm yan etkilerin hepsine neden olacak demek değildir. Bu nedenle yan etki listesinin uzun olmasından ötürü endişeye kapılmanıza gerek yoktur.

Çocuğum Evde Sürekli Kullandığı İlaçları, Kemoterapi Sırasında da Alabilir mi?

kemoterapi ilaç içen çocuk
Çocuğum Evde Sürekli Kullandığı İlaçları, Kemoterapi Sırasında da Alabilir mi?
- Bazı ilaçların kemoterapi ilaçları ile etkileşimleri olabilir ve birbirlerinin etkisini bozabilir. Çocuğunuzun evde sürekli kullandığı ilaçlar varsa, kemoterapiye başlamadan önce mutlaka her bir ilacın ismini, dozunu ve ne sıklıkta kullandığını doktorunuza bildiriniz.
- Doktorunuzun ya da hemşirenizin haberi olmadan hiçbir ilacı çocuğunuza kullandırmayınız, aksi halde çocuğunuz zarar görebilir.

Kemoterapi Uygulaması Sırasında Ağrı Hissedilir mi?

kemoterapi ağrıları
Kemoterapi Uygulaması Sırasında Ağrı Hissedilir mi?
- Genel olarak kemoterapiye bağlı ağrı olmaz. Fakat çocuğunuzun,
  •  Hastalığına,
  •  Yapılan işleme,
  •  Tedavilere bağlı olarak ağrısı olabilir.
- Ancak çocuğunuz, kan alma ya da herhangi bir enjeksiyon sırasında hissettiğinden daha fazla ağrı ya da acı hissetmeyecektir. Bazen de verilen ilaçlara bağlı olarak ilacın verildiği damarda sertleşme, renk koyuluğu ya da ağrı meydana gelebileceği unutulmamalıdır.
- Ağrı, yaşam kalitesi üzerinde önemli bir rol oynadığı için, çocuğunuzun ağrısı olduğunda mutlaka doktorunuza ya da hemşirenize haber veriniz. Ağrı, düşünüldüğü gibi tedavi edilemez değildir. Çeşitli ilaçlar ve uygulamalar ile çocuğunuzun ağrısı giderilebilir.
Ağrı Sizin Kaderiniz Değildir…

Kemoterapi Uygulaması Sırasında Nelere Dikkat Etmeliyim?

kemoterapi uygulaması
Kemoterapi Uygulaması Sırasında Nelere Dikkat Etmeliyim?
- Bazen ilaç damar dışına sızabilir. Damar dışına çıkan bazı ilaçlar o bölgede nekroz adı verilen yara oluşmasına yol açarlar. İlacın damar dışına kaçmaması için çocuğunuza tespit edilen iğnenin yerinden oynamamasına dikkat ediniz.
- Çocuğunuz, iğnenin takılı olduğu damar çevresinde “kızarıklık, ağrı, acı, şişlik, yanma, soğukluk hissi vb.” durumları ifade ediyorsa ya da bu belirtileri fark ettiğinizde hemşirenize haber veriniz. Bu durum iğnenin damar dışına çıkması sonucu olabilir ve hemen müdahale edilmezse ileride o bölgede doku hasarı meydana gelebilir.

Kemoterapi Alırken Çocuğumun Hastanede Yatması Gerekir Mi?

hastane.yatağı
Kemoterapi Alırken Çocuğumun Hastanede Yatması Gerekir Mi?
- Kemoterapi alan her hastanın hastanede yatması gerekmez. Ayaktan Tedavi Ünitesi’nde de kemoterapi tedavisi uygulanabilmektedir.
- Ancak çocuğunuzun güvenliği açısından ilk kez kemoterapi uygulanacak hastalar, yüksek doz kemoterapi uygulanacak hastalar ya da yan etki gelişme riski yüksek olan hastalar vb. durumlarda tercihen hastaneye yatırılarak tedavi verilmektedir.
- Çocuğunuzun tedaviyi nerede alacağı ve tedavi şekli, doktorunuz tarafından belirlenecektir.

Kemoterapi Uygulama Sıklığı ve Süresi Ne Kadardır?

hemşire
Kemoterapi Uygulama Sıklığı ve Süresi Ne Kadardır?
- Kemoterapi aralıkları, tedavi protokollerine göre değişir. Kemoterapi tedavisinin uygulama süresi ve sıklığı, çocuğunuzun hastalığının türü ve durumuna göre özel olarak seçilen kemoterapi protokolüne bağlıdır. Tedavi ile elde edilen cevaba ve oluşan yan etkilere göre, süre ve sıklık doktorunuz tarafından değiştirilebilir.
- Çocuğunuzun hangi sıklıkla kemoterapi alacağı doktorunuz ve hemşireniz tarafından size açıklanacaktır. Genellikle her tedaviyi bir dinlenme dönemi takip eder. Böylece kemoterapötik ilaçların istenmeyen etkilerinden korunma sağlanır.
- Çocuğunuzun dinlenme dönemlerinin en iyi şekilde değerlendirmesi (iyi ve dengeli beslenmesi, bulaşıcı hastalıklardan korunması vb.), tedavi dönemlerinin daha rahat geçirilmesini sağlayacaktır.

Kemoterapi İlaçları Nasıl Verilir?

kemoterapi
Kemoterapi İlaçları Nasıl Verilir?
- Kemoterapi ilaçları genellikle dört yolla verilir;
• Ağızdan tablet ya da kapsül şeklinde,
• Kas içine ya da cilt altına enjeksiyon yolu ile,
• Damardan infüzyon şeklinde,
• Bölgesel olarak (organa yönelik uygulanan tedavi; karın içine, akciğer zarı içine, beyin omurilik suyu içine vb.) uygulanabilmektedir.
- Bazı ilaçlar, sindirim yoluyla emilemediği için damardan verilmektedir. Damar yoluyla verilen ilaçlar, dolaşıma hemen katıldığı için etkileri çabuk olmaktadır. Bazen kemoterapi uygulaması için iki ya da üç yol birlikte kullanılabilmektedir. İlaçlarınızın nasıl verileceği, doktorunuz ya da hemşireniz tarafından size anlatılacaktır. Çocuğunuza verilen tedavide doktorunuza danışmadan değişiklik yapmayınız. Aklınıza gelen sorular için hiç çekinmeden yardım isteyebilirsiniz.

Kemoterapi Nasıl Etkili Olur?

Kemoterapi
Kemoterapi Nasıl Etkili Olur?
- Kemoterapi ilaçları, kanser hücrelerinin çoğalmasını ve büyümesini engelleyerek etkili olurlar. Kontrolsüz çoğalma gösteren kanser hücreleri, normal hücrelere göre aşırı derecede çoğaldıkları için, hücre çoğalma ve bölünmesini engelleyen kemoterapi ilaçlarına aşırı duyarlıdırlar.

Kemoterapi Nedir?

kanser.nedir
Kemoterapi Nedir?
- Kemoterapi tek başına uygulanabileceği gibi, diğer tedaviler (cerrahi veya radyoterapi) ile birlikte arka arkaya veya eş zamanlı olarak da uygulanabilmektedir. Örneğin; Ameliyat öncesinde tümörü küçültmek amacıyla ya da ameliyattan sonra yayılmasını önlemek için kemoterapi uygulanabilir. Aynı uygulamalar radyoterapi (ışın tedavisi) öncesinde ve sonrasında yapılabildiği gibi, radyoterapi ile aynı anda çeşitli yöntemlerle de kemoterapi uygulanabilir.
- Kemoterapide birçok değişik ilaç kullanılmaktadır. Tedavinizde tek bir ilaç kullanılabileceği gibi birkaç ilaç birlikte de kullanılabilir. Kemoterapi, belirli bir süre verilir ve sonra ara verilir. Bu dinlenme aralarında hastanın kendisini toparlaması sağlanır. Her hastanın kemoterapi protokolü, diğerinden farklıdır ve hastaya özeldir. Bu nedenle başka hastaların tedavisi ile kendi tedavinizi karşılaştırmayınız.

Kanser Nedir?


kanserhucre1
Kanser Nedir?
- Vücudumuzda bulunan tüm organ ve dokular bir düzen içinde çalışırlar. Bunları oluşturan hücreler, belirli bir düzen içinde büyür, bölünür, çoğalır ve ölürler. Vücudumuzdaki normal hücrelerin çoğalması sırasındaki kontrol mekanizmalarının değişmesi, anormal hücrelerin oluşmasına neden olmaktadır.
- Devamlı çoğalan ve büyüyen bu kontrol dışı anormal hücre topluluklarına kanser denilmektedir.